Dairemize başvuruda bulunan Sayın Adem Sadrazam, Tepebaşı Köyü’nde kain taşınmaz malına su kuyusu kazma talebi ile KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Jeoloji ve Maden Dairesi’ne başvurduğunu, söz konusu başvuru doğrultusunda gerekli incelemeler mezkur Daire tarafından yapıldığını, bunun neticesinde olumsuz görüş verildiğini ancak ayni bölge içerisinde başka bir şahsa iki adet su kuyusu kazma izni için olumlu görüş verildiğini, İdare’nin ayrımcılık yasağına aykırı davrandığı cihetle söz konusu kararın gayri yasal olduğunu iddia ederek Dairemizden yardım talebinde bulunmuştur
Yapılan başvuru üzerine konu , 38/1996 sayılı Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Yasası kuralları çerçevesinde incelenmiş ve ekte sunulan rapor tanzim edilmiştir.
KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü Sayın Ayşe Özhür’ün Dairemize gönderdiği 30 Aralık 2019 tarihli yazısında Sayın Adem Sadrazam’ın Tepebaşı Köyü’nde kuyu kazmak amacıyla W-301/07 no’lu dosya ile yaptığı başvurusunun Jeoloji ve Maden Dairesi tarafından olumlu değerlendirildiğini, başvuru sahibinin hali hazırda bir adet su kuyusu mevcut olduğunu, Jeoloji ve Maden Dairesi tarafından yapılan araştırma neticesinde Sayın Sadrazam’ın söz konusu su kuyusunu kullanmadığını ve mezkur kuyuyu bölgedeki başka şahıslara kullandırdığını tespit ettiklerini belirtmiştir. Bunu müteakip Sayın Adem Sadrazam W-184/09 no’lu dosya ile su kuyusu kazmak için Girne Kaymakamlığı’na ikinci kez başvuruda bulunmuş ve neticesinde Sayın Adem Sadrazam’a su kuyusu kazma izni için olumlu görüş verilmiştir. Sayın Sadrazam’ın Girne Kaymakamlığı’na W-132/17 dosya numarasıyla üçüncü kez su kuyusu kazmak amacıyla başvuruda bulunmuş ve Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Jeoloji ve Maden Dairesi tarafından yapılan incelemede mezkur yerin Akifer alanı içerisinde yer aldığı nedeniyle kuyu kazma izni hidrojeolojik açıdan sakıncalı bulunmuştur. Sayın Ayşe Özhür, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Jeoloji ve Maden Dairesi’nin su kuyusu kazma başvurularını değerlendirirken Fasıl 351 Kuyular Yasasının ilgili hükümleri ile 46/77 sayılı Su Temini (Özel Tedbirler) Yasasını dikkate aldıklarını, Akifer Haritasına göre değerlendirmeler yaptıklarını, söz konusu bölgede W-132/16 numaralı dosya ile Sayın Mehmet Yoran isimli şahsa ve W-129/17 numaralı dosya ile Sayın Dağdoğan Sadrazam’a yürürlükteki yasal mevzuat tahdında izin verildiğini ve her iki su kuyusu kazma izninin ve/veya yerinin Akifer koruma alanı dışında yer aldığını belirtmiştir.
Yukarıdan görüleceği üzere KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Jeoloji ve Maden Dairesi su kuyusu kazma izinlerini Fasıl 351 Kuyular Yasası ve 46/1977 sayılı Su Temini (Özel Tedbirler) Yasası ve mezkur yasa altında çıkarılan 1983 ve 269 sayılı Amme Enstrümanı (Denetimli Bölgeler Kararnamesi) uyarınca değerlendirme yapmaktadır.
Fasıl 351 Kuyular Yasası Bakanlar Kurulu’na bazı bölgelerde suyun korunmasına ilişkin sınırlamalar getirmek için yetkiler vermektedir. Kuyular Yasası’nın 4’üncü maddesi tahdında herhangi bir Yasada aksine kural bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, Bakanlar Kurulu, endüstriyel, ev veya başka amaçlar için kullanılan suyun korunması için özel tedbirler alınmasının kamu yararı açısından gerkli olduğu kanısına varması halinde, o bölgeyi belirleyen bir Emirname isdar edebilir ve Emirnamede isdar edilen bölgede , Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürünün onayı olmaksızın , Kaymakam kuyu açılması veya ıslah edilmesi için hiçbir surette ruhsat veremez ve böyle bir ruhsattaki herhangi bir koşul veya kısıtlamada değişiklik yapamaz. Özellikle yeraltı suyunun yeryüzüne akmasını sağlayan sıra kuyulardan veya kuyular sistemindeki veya doğal olarak yeryüzüne akan herhangi bir su pınarı veya kaynağındaki herhangi bir noktadan altı yüz ayağa kadar olan veya her ne suretle olursa olsun, herhangi bir vasıta ile yeryüzüne su çıkarılan herhangi bir kuyudan seksen ayağa kadar olan mesafe içine hiç bir kuyu açılamaz veya kazılamaz.
Sayın Ayşe Özhür’ün 30 Aralık 2019 tarihli yazısından da anlaşılacağı üzere, yeraltı suları dünyada etkisini gösteren küresel iklim değişikleri ve ülkemizde zaman zaman yaşanan kuraklık periyotlarından etkilendiğini özellikle Tepebaşı Bölgesi’nde akifer özelliği gösteren bölgeler ikincil kireçtaşı özelliği gösteren birimlerden oluştuğunu , su seviyelerinin sığ derinlikte olması nedeniyle söz konusu tipteki akiferlerin mevsimsel yağışlarla beslendiklerini, bu bağlamda yeraltı suları seviyelerinde de mevsimsel farklılıklar oluştuğunu, Jeoloji ve Maden Dairesi tarafından sürekli yapılan çalışmalar neticesinde akifer haritaları güncellenmekte ve tüm değerlendirmeler bu çerçevede yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Jeoloji ve Maden Dairesi Sayın Adem Sadrazam’ın üçüncü kez su kuyusu kazma iznini değerlendirirken Fasıl 351 Kuyular Yasası’na 46/1977 sayılı Su Temini (Özel Tedbirler) Yasası’na ve bu Yasa altında çıkarılan 1983 ve 269 sayılı Amme Enstrümanları (Denetimli Bölgeler) Kararnamesine uygun hareket ettiği, ayrımcılık ve/veya gayri yasal bir uygulama yapmadığı görülmektedir. Netice itibarıyla Sayın Adem Sadrazam’ın iddiasının yersiz olduğu anlaşılmaktadır. Su kaynaklarının korunması kapsamında yeraltı suları büyük önem taşıyor. Yeraltı suları, kendini yenilemeye fırsat bulmadan tüketilmesi bu kaynakların yok olmasına neden olabiliyor. Tabi servet olarak adlandırılan su kuyularımızın korunması ve kullanılması Devlete aittir. Bu bakımdan Kaymakamlar kuyu izni verirken Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalanan Su İhtiyacının Karşılanmasına ilişkin anlaşmayı göz önünde bulundurmaları ve vermeyi tasarladıkları izinleri bir plan çerçevesinde ve sınırlı sayıda vermeleri gerekmektedir. Sürdürülebilir su yönetimi için su kuyularının kayıt altına alınması ve bu kuyuların bilinçsizce işletilmesinin önlenmesi gerekmektedir.
Emine DİZDARLI
Yüksek Yönetim Denetçisi
(Ombudsman)