Ombudsman Emine Dizdarlı YÖDAK ile ilgili raporunu yayınladı

Ombudsman Emine Dizdarlı YÖDAK ile ilgili raporunu yayınladı

  

Yüksek    Yönetim    Denetçisi   (Ombudsman)   Dairesi’ne   başvuruda   bulunan Prof. Dr. Hasan Kömürçügil,   Prof. Dr. Olgun Çiçek,   Prof. Dr. Mehmet Hasgüler ve Prof. Dr. Ahmet Pehlivan, Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu’nun (YÖDAK)’ın 65/2005 sayılı Yükseköğretim Yasası uyarınca görev ve sorumluluklarını Yasa’da belirtilen ilkeler doğrultusunda yerine getirilebilmesi için bağımsız, tarafsız, şeffaf, demokratik ve adil bir kurum olarak görev yapması gerektiğini, Yönetim Kurulu’nun etkin, ciddi, verimli çalışmasının önem arz ettiğini, YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş’un son bir kaç seneden beri Kurumu, Kurum Üyelerini ve personeli iyi yönetmediğini, baskı altında tuttuğunu, kendi başına kararlar aldığını, tarafsız davranmadığını ve/veya yanlı davrandığını, Kurulu bilgilendirmediğini, Yönetim Kurulu kararlarını uygulamadığını, Yönetim Kurulu toplantılarında alınan kararları değiştirdiğini, bu hususların Sayın Hüseyin Gökçekuş’a yazılı ve sözlü olarak bildirildiğini, bu güne kadar herhangi bir gelişme ve iyileşme olmadığını, durumun daha da karmaşık bir hal aldığını, bunun neticesinde Kurumun görevlerini yapamaz hale geldiğini belirterek konunun Dairemiz tarafından soruşturulmasını talep  ettiler.

KKTC Cumhurbaşkanlığı, kamuoyunda tartışma konusu olan bu iddiaları, Sayın Hüseyin Gökçekuş’un bilgisine getirmiş ve Sayın Hüseyin Gökçekuş’un söz konusu iddialara ilişkin cevaplarını Cumhurbaşkanlığı’na iletmesini talep etmiştir. Bunun neticesinde KKTC Cumhurbaşkanlığı YÖDAK Yönetim Kurulu’nun ve Kıbrıs Türk Öğetmenler Sendikası’nın iddialarını ve YÖDAK Başkanı Sayın Hüseyin Gökçekuş’un izahatlarını veya iddialarla alakalı yanıtlarını iki dosya halinde Dairemize sunmuştur. Söz konusu dosyaların KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından Dairemize gönderilmesini müteakip Sayın Hüseyin Gökçekuş YÖDAK Başkanı olarak şahsı aleyhine yapılan iddialarla ilgili KKTC Cumhurbaşkanlığı’na vermiş olduğu yanıtları, izahatları ve birçok belgeyi bilgi edinmemiz bakımından Dairemize yeniden sunmuştur.

Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu’nun kuruluş, görev, yetki ve çalışma esasları ile ilgili kurallar 65/2005 sayılı (21/2008 ve 40/2009 sayılı Değişiklik Yasasıyla değiştirilmiş ve birleştirilmiş şekliyle) Yükseköğretim Yasası ile düzenlenmiştir. Bu Yasanın amacı, Yükseköğretimle ilgili amaç ve ilkeleri belirlemek, Kuzey Kıbrıs sınırları içinde kurulan ve kurulacak olan Yükseköğretim Kurumlarının kuruluş, teşkilatlanma, işleyiş, görev, yetki ve sorumlulukları ile eğitim ve öğretim, araştırma, yayım, yönlendirme, eşgüdüm, akreditasyon, gözetim ve denetim, öğretim elemanları, öğrenciler ve diğer personel ile ilgili esasları bir bütünlük içinde düzenlemektir. Yine bu Yasa, KKTC’de kurulan Yükseköğretim kurumları ile bunlara bağlı birimleri ve bunların kuruluş, açılma, eğitim-öğretim, akreditasyon, gözetim, yönlendirme, eşgüdüm, değerlendirme ve denetimine ilişkin esasları kapsamaktadır.

Yükseköğretim Yasası’nın 7’nci maddesine göre Kamu tüzel kişiliğine sahip Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) Yükseköğretimi, bu Yasa uyarınca kendisine verilen yetki ve görevler çercevesinde planlamak, düzenlemek uygulanmasını gözetmek ve denetlemek, yükseköğretim kurumlarının akreditasyon işlemlerini yürütmek, faaliyetlerini yönlendirmek ve yükseköğretim kurumları arasında koordinasyon sağlamak üzere kurulmuştur.

YÖDAK bir başkan ve dört üye olmak üzere beş kişiden oluşmaktadır. YÖDAK başkanı yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarında başarılı hizmetler yapmış, professor ünvanına sahip olan ve Yasanın 9’uncu maddesinde öngörülen genel nitelikleri taşıyan kişiler arasından KKTC Cumhurbaşkanı tarfından atanır. YÖDAK üyeliğine atanacak kişilerin  professor ünvanına sahip olmaları ve 9’uncu maddede öngörülen genel nitelikleri taşımaları gerekmektedir. Üyelerin iki tanesi Cumhuriyet Meclisi tarafından, Üniversiteler arası Akademik Koordinasyon Kurulu tarafından önerilen iki üye ise KKTC Cumhurbaşkanı tarafından atanır. YÖDAK  başkan ve üyelerinin görev süresi dört yıldır. Görev süresi sona eren veya görev süresi sona ermeden istifa eden veya herhangi bir nedenle görevden alınan başkan ve üyelerinin yerine ayni yöntemle yenileri seçilip, dört yıllık bir süre için atama yapılır. Geçerli bir mazaret (hastalık, yurt dışında resmi bir görev ve benzeri) olmaksızın YÖDAK toplantılarına art arda üç defa katılmayan bir üye, YÖDAK başkanının başvurusu üzerine, kendisini atayan kurum ve/veya merci tarafından görevinden alınabilir. YÖDAK  başkanı  YÖDAK toplantılarına geçerli bir mazareti olmaksızın  art arda üç defa katılmaması durumunda, YÖDAK’taki görevinden Cumhurbaşkanı  tarafından alınabilir. Diğer hallerde başkan ve üyeler ancak bir Yüksek Mahkeme Yargıcının tabi olduğu şartlarda kendisini atayan kurum ve/veya mercii tarafından görevden alınabilir.

Yüksek Mahkeme Yargıçlarının görevlerine son verilmesi ve disiplin konuları 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası tahtında düzenlenmiştir. Bu Yasanın 11’nci maddesinin 1’inci  fıkrası uyarınca herhangi bir Yüksek Mahkeme yargıcı sağlık nedeni ile uzun bir süre  görevini yerine getiremeyeceğinin Sağlık Kurulu raporu ile kesin olarak anlaşılması halinde, Yüksek Adliye Kurulu tarafından  emekliye sevk edilir. Bu suretle emekliye sevk edilen bir yargıç, Anayasa ve diğer  mevzuatın gösterdiği emeklilik hak ve ödeneklerini alır. Ayni Yasanın 11(2) maddesine göre Yüksek Adliye Kurulu, yetersizlikleri saptanan yargıçları görevden çekilmeye davet etme yetkisine sahiptir. Madde 11(3) altında ise Yüksek Adliye Kurulu, yargıçların vakar ve onuru ile  bağdaşmayan veya haysiyet ve itibar kırıcı veya görev ve icaplarına uymayan davranışlarından dolayı haklarında disiplin  kovuşturmasını gerektiren eylemlerin ağırlığına  göre “uyarma” veya “görevden çekilmeye davet” işlemlerinden birini uygular.

Yüksek Adliye Kurulu disiplin soruşturmasına karar verirse, ilgiliye isnat olunan hal ve davranışını bildirerek savunmasını dinler, gerekli gördüğü kimseleri yemin veya söz veya beyan  tahtında dinler, konu ile ilgili tüm bilgileri toplar, delilleri saptar. İlgili dilerse Yüksek Adliye Kurulu önünde kendisi ya da Avukat aracılığı ile savunmasını yapabilir.

Yüksek Adliye Kurulu isnat olunan hal ve davranışları sabit görmezse dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir. Hal ve davranışları sabit gördüğü takdirde bunların mahiyetine ve ağırlığına göre bu madde uyarınca işlemde bulunur.

Yüksek Adliye Kurulunun görevden çekilmeye  davet kararının tebliğinden itibaren ilgili kişi  mezun sayılır ve bir ay içinde görevden çekilmediği takdirde görevden çekilmiş sayılır. Söz konusu çalışmalar yargısal olduğundan ilgili kişi, dinlenmek ve savunmasını yapmak hakkına sahiptir.

Yukarıdan görülebileceği üzere, 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası’nın 11’inci maddesi hükümlerince, bir yargıcın görevine son  verilebilir veya bir yargıç hakkında disiplin  cezası uygulanabilir. Bu madde hangi hallerde bunun yapılabileceğini açıkça belirtmektedir. Böyle bir durumda sağlık  nedeni ile uzun

süre görevini yerine getirmeyeceği saptanan  yargıçların görevlerinden doğan veya görevleri  sırasında yetersizlikleri saptanan veya mesleğin  vakar ve onuru ile bağdaşmayan veya haysiyet ve itibar kırıcı veya görev icaplarına  uymayan hal ve davranışlardan dolayı  disiplin kovuşturması yapılabilir.

Doğru ve yanlış davranışın ilkesi olan etik, günümüzde her türlü davranışın, eylemin bilgisi  ve temeli olarak tanımlanmaktadır. Meslek etiği ise bir meslekle ilgili neyin doğru, neyin yanlış  olduğunu belirleyen, o meslekle ilgili birtakım davranış kurallarını oluşturan ve mesleğe mensup kişilerin bu davranış kurallarına uymasını  zorunlu kılan, uymayanları meslekten çıkaran, hizmet ideallerini koruyan ilkeler bütünüdür. Birleşmiş Milletler ve Avrupa  Konseyi tarafından hazırlanıp Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda  kabul edilen “Bangalore Yargı Etiği” ilkeleri (2003/43 Bangalore  Rules of Judicial Conduct) yargıçların davranış biçimlerini  ve mesleğe gerekli olan nitelikleri belirlemiştir. Bunun neticesinde yargı sisteminin sahip olması gereken ve uyulması  zorunlu olan asgari şartları ortaya koymuştur.

Bu belgede Bağımsızlık, Tarafsızlık, Doğruluk ve Tutarlılık, Dürüstlük, Eşitlik Ehliyet ve Liyakat  olmak üzere altı temel değer yer almaktadır.

Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılamanın temel garantisidir. Bu nedenle hakim, hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhafaza etmelidir.

Tarafsızlık, görevin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır.

Doğruluk ve tutarlılık yargı görevinin  düzgün bir şekilde yerine getirilmesidir. Adaletin gerçekleşmesi hem yargılama faaliyetinin yapılmasında hem de sonuçlarında görülebilmelidir. Doğruluk ve tutarlılığın ilk göstergesi makuliyettir.

Dürüstlük,  kişinin  kendisine  karşı  olan  doğruluğu  ve  tutarlılığıdır. Hakim tüm 

hareketlerinde dürüstlük kuralına uymalı ve mesleğin onuruyla uyumlu bir tarzda davranmalıdır. Dürüstlüğün görüntü olarak ortaya konuluşu etkinliklerin icrasında  önemli bir unsurdur ve bu nedenle şüphe doğurucu hareketlerden kaçınılması gerekir.

Eşitlik, yargıçlık makamının gerektirdiği performans açısından asıl olan,  herkesin mahkemeler önünde eşit muameleye  tabi tutulmasını sağlamaktadır.  Bu görev yerine getirilirken,yargıçlar davaya mesnet olmayan  sebeplere dayanarak herhangi bir kişi  ya da gruba karşı davranışlarıyla meyilli ya da önyargılı olarak hareket edemez.

Ehliyet ve Liyakat, görevin uygun koşullarda  ve bilgi birikimi çerçevesinde yerine  getirilmesidir. Bu sadece mesleki faaliyetlerini  değil aynı zamanda sorumluluklarının yerine getirilmesinde, makamın işleri ve bu makamla ilgili diğer vazifeleri de içeren görevlere de şamildir.

Hakimlerin görevlerini uygun olarak yapıp yapmadıkları tutum ve davranışlarının sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığı, görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında  suç işleyip işlemedikleri yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmekte ve gerektiğinde haklarında disiplin veya suç soruşturma ve kovuşturma işlemleri başlatılabilmektedir.

YÖDAK Yönetim Kurulu Üyelerinin ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın esas itibarıyla başvurularına konu şikayetleri arasında Sayın Hüseyin Gökçekuş’un Yönetim Kurulu’nun bilgisi dışında kararlar aldığı, Kurul toplantıları sırasında alınan kararları farklı şekilde yorumladığı, değiştirdiği, söz konusu kararların Yönetim Kurulu tarafından imzalanmadığı halde üyelerin bilgisi dışında üniversitelere onay ve/veya iptal yazıları yazdığı, usülsüzlük ve yasadışı uygulamalarına meşruluk  kazandırmak için Yakın Doğu Üniversitesi veya Girne Üniversitesi’ni temsil eden avukatla ortak tavır içerisine girdiği, Yüksek Mahkeme  Kararlarını by-pass etmek için Yakın Doğu Üniversitesi Avukatları tarafından yönlendirildiği, Kurul Kararı olmaksızın Girne Üniversitesi’ne Pilotaj Bölümü lisans onayı verdiği, bu hususa ilaveten Yakın Doğu Üniversitesi’ne sınıf öğretmenliği bölümü açma ön izni verilmesi neticesinde KKTC kökenli öğrencilerin diplomalarının KKTC Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğrenim ve Dışilişkiler Dairesi tarafından onaylanmadığı, YÖDAK Başkanı’nın Yakın Doğu Üniversitesi ile birlikte hareket ettiği veya ona avantaj sağladığı, idari personel üzerinde psikolojik baskı uyguladığı, idari teammüllere uymadığı nedeniyle YÖDAK içerisinde uyumsuzluk, huzursuzluk, keyfilik ve verimsizlik başgösterdiğini, Başkanın tarafsızlığını yitirdiği cihetle eşit ve bağımsız davranmadığını, bu nedenle YÖDAK Yönetiminde ciddi güvensizlik oluşturduğunu ve görev icaplarına uymayan hareketlerinden dolayı ciddi sıkıntılara neden olduğu yer almaktadır.

Yukarıda belirtilenlerden görülebileceği gibi, YÖDAK Yönetim Kurulu Üyeleri ile Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın ileri sürdükleri iddialar 5 ana başlık altında toparlanabilir. Bu iddialar aynen şöyledir;

  1. YÖDAK Başkanı’nın YÖDAK’ı 65/2005 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın düzenlediği hükümlere, ilke ve usüle göre yönetmediği veya bu Yasada belirtilen bağlayıcı hukuk kurallarına ve davranış biçimlerine uymadığı;
  2. YÖDAK Başkanı’nın sorumluluklarının ve diğer vazifelerinin yerine getirilmesindeki idari zaafiyetinden, ehliyetinden veya becerisinden kaynaklanan eksiklikler nedeniyle görevlerini düzgün bir şekilde icra etmediği;
  3. Başkan’ın YÖDAK’a başvuran üniversitelere eşit davranmadığı veya tüm üniversiteleri eşit mesafede tutmadığı, tarafsız ve bağımsız davranmadığı;
  4. YÖDAK Başkanı’nın Yüksek İdare  Mahkemesinin Girne Üniversitesi ile ilgili verdiği kararlara uymaktan kaçındığı veya bu kararlara uymaktan imtina ettiği;
  5. YÖDAK Başkanı’nın Girne Üniversitesi Pilotaj Bölümü lisans onayındaki usulsüz işlemleri ve Yakın Doğu Üniversitesine sınıf öğretmenliği bölümü açma ön izni vermesi neticesinde KKTC uyruklu öğrencilerin diplomalarının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmaması;

YÖDAK’ın toplantı ve karar yeter sayısı 65/2005 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın 10’uncu maddesinde düzenlenmiştir. YÖDAK’ın toplantı ve karar yeter sayısı üçtür. Oyların eşitliği halinde başkanın veya vekilinin ayırt edici oyu vardır. 21 Mart 2014 tarihinde 14/07 numaralı toplantıda Girne Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri fakültesi bünyesinde Pilotaj Lisans programının açılmasına ilişkin 14/07-27 sayılı Karar’da Yönetim Kurulu’nun üç üyesi karara şerh düşerek red oyu kullandılar. Bu husus kararda açıkca görülmektedir. Ancak bu karara rağmen YÖDAK Başkanı tarafından Girne Üniversitesi Rektörlüğüne yazılan muhatap (dağıtımı Milli Eğitim Bakanlığına da yapılan) yazıda Girne Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi bünyesinde eğitim verecek olan Pilotaj Lisans programına 14/07 numaralı kararla öğretime başlama izni verilip akreditasyona aday kabul edilmesine karar verildiği bildirilmiştir. Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası söz konusu kararda veya belgede tahribat yapıldığını iddia etmektedir. Böyle bir iddia çok ciddi bir iddiadır ve ispatlanması halinde  suç teşkil edebilecek niteliğe sahiptir.

Sayın Hüseyin Gökçekuş tarafından  Dairemize gönderilen belgeler arasında YÖDAK’ta İdare Memuru olarak görev ifa eden iki İdare Memuru’nun YÖDAK Başkanı’na hitaben yazdıkları yazılar mevcuttur. Bu yazılar  tezekkür edildiğinde mezkûr yazıların YÖDAK Başkanı tarafından talep edildiği anlaşılmaktadır. Başkanın konu yazıları talep etme gerekçesinin Yönetim Kurulu’nun üç üyesi’nin karara şerh düşerek  red oyu kullanmalarına rağmen YÖDAK Başkanının söz konusu programa onay vermesinin açıklığa kavuşmasını sağlamak olduğu görülmektedir. İlgili memurlar yüzeysel olarak konuya bir açıklık getirmeye çalışmalarına rağmen her iki memurun daha çok yazdıkları ile kendilerini zan altında bıraktıkları görülmektedir. Söz konusu yazılarda, İdare Memurları, Kurul  toplantılarına katılıp tutanak tutmakla görevli olmalarına rağmen yazmakla veya imzalamakla yükümlü oldukları Kurul Kararlarını zamanında yazmadıklarını, aradan aylar geçmesine rağmen söz konusu kararları Yönetim Kurulu üyelerine imzalatmadıklarını ve alınan kararların imzalanıp imzalanmadığını takip etmediklerini belirtmektedirler. Her iki yazının içeriği belirsiz, tutarsız ve çelişkilidir. Böyle bir usulün uygulanması bir takım soruları gündeme getirmektedir. Şöyle ki;  Başkan’ın bu davranış biçimi Kurul üyeleri tarafından iddia edilen ve personele uygulanan psikolojik “baskının” göstergesi midir? Bu yöntem yerine Başkanın söz konusu günün tutanaklarını hazırlattırıp  ilgili mercilere göndermesi daha uygun ve makul bir hareket olmayacak mıydı? Bir an için İdare Memurlarının görevlerini layıkı ile zamanında yapmadıkları hususunun doğru olduğunu varsayarsak bile, bu durum yönetimdeki zaafiyetin bir göstergesi değil midir?  Herhalükarda İdare Memurlarından talep edilen yazılar  Başkan’ın söz konusu yazıları niye yazdığı ve imzaladığı hususuna açıklık getirmemektedir. Başkanın imzaladığı yazı veya yazılar sorumluluklarını ve idare yönden yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır.

YÖDAK Başkanı KKTC Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Yine Yükseköğretim Yasası hükümleri uyarınca Başkan bir Yüksek Mahkeme Yargıcının tabi olduğu şartlarda kendisini atayan KKTC Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınır. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımız bu iddialar karşısında YÖDAK Başkanı’nın Yükseköğretim amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda görevini layıkı ile yapıp yapmadığını değerlendirmelidir.

KKTC Cumhurbaşkanı yetersizlikleri saptanan YÖDAK Başkanı’nı görevden çekilmeye davet etme yetkisine sahiptir. YÖDAK Başkanı’nın vakar ve onuru ile bağdaşmayan veya haysiyet ve itibar kırıcı veya görev icaplarına uymayan davranışların bulunduğu tesbit edilmesi halinde, YÖDAK Başkanı görevden alınabilir.

Yükseköğretim Yasası’nda Disiplin soruşturmasının nasıl yapılacağına ilişkin belli bir prosüdür veya hukuksal düzenleme yoktur. Böyle bir durumda ilgili kişinin disiplin suçuna konu fiil veya halinin öğrenilmesi üzerine, fiil veya halin işlenip işlenmediği  hususunun ortaya çıkarılabilmesi için disiplin soruşturmasının başlatılması, yürütülmesi, sonuçlandırılması ve bu disiplin soruşturmasına dayalı olarak disiplin cezasının uygulanabilmesi için idare hukukunun kendine özgün kurallarının uygulanması gerekmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın böyle bir kanaate varması halinde soruşturma başlatması gerekmektedir. KKTC Cumhurbaşkanı’nın görevlendireceği bir kişi bu soruşturmayı yapabilir. Ancak soruşturma memuru olarak atanacak kişinin, hakkında soruşturma yapılan memura eşit veya daha üst görevde olması gerekir.

Savunma işlem yazısının, soruşturmanın başlangıcında değil göreve aykırı fiil veya hâl tam olarak ortaya çıkarıldıktan sonra tebliğ edilmesi daha uygun bir usüldür.

Bu süre zarfında, soruşturma memuru soruşturma konusuna ışık tutacak tüm kişilerden ifade alma yetkisine sahiptir. Soruşturma memuru gerçekleri ortaya çıkaracak bütün bilgi ve belgeyi toplaması gerekmektedir. Soruşturma  memurunun tarafından alınan tüm ifadelerin yazılı ve imzalı olması gerekir. Aleyhine soruşturma başlatılan kişi ne ile suçlandığı yazılı olarak bilgilendirildikten sonra arzu etmesi halinde konu ile ilgili ifade verebilir.

Soruşturmaya konu olaylar ve deliller ayrı ayrı tahlil edilmeli ve dellilere veya ifadelere göre iddia edilen suçun veya aykırı fiil ve hareketin sabit olup olmadığı değerlendirilmelidir. Soruşturmaya konu olayların sabit olduğu kanaatine varılması halinde Başkanın savunması istenmelidir. Bunu yaparken doğal adalet ilkeleri gereği hakları olumsuz yönde etkilenebilecek olan Başkan aleyhindeki fiil ve halleri veya isnat olunan suç anlaşılır şekilde yazılı olarak bildirilmelidir. 27/2013 sayılı İyi İdare Yasası’nın 16’ncı maddesi tahtında Başkan’a dinlenme hakkı tanınmalıdır. Başkan savunma hakkını kullanırken yanında Avukat bulundurma hakkına sahiptir. Şahadet yemin tahtında alınmalıdır. Ayni Yasanın 17’inci maddesi uyarınca  Başkan aleyhindeki soruşturma konusu veya isnat olunan fiil ve haller basit, açık ve anlaşılır bir dille (yer, kişi, tarih, olay) ve gerekçeli olarak yazılıp tepliğ edilmelidir. Aleyhine soruşturma başlatılan kişiye  savunmasını hazırlaması için makûl bir süre verilmelidir  ve bu sürenin ne kadar olacağı yazılı tebligatta belirtilmelidir. Savunma süresi yazının tebliğ edilmesi ile başlamaktadır.

Soruşturma neticesinde, olayın oluş biçimi, iddia edilen fiil ve hallerin işleniş koşulları, ilgilinin bir kastı olup olmadığı, eylem ve eylemlerin meydane gelmesindeki etkenlerin neler olduğu hususlarının göz önünde bulundurarak mesleğin vakar ve onuru ile bağdaşıp bağdaşmadığı veya mesleğin görev ve icaplarına uyup uymadığı veya görev ve sorumlulukları veya yükümlülüklerini Bangalore Yargı Etiği ilkeleri ışığında yerine getirip getirmediği konusunda bir karara varılması ve disiplin suçunun işlendiği sonucuna ulaşması  gerekir. Sayın Cumhurbaşkanının  YÖDAK Başkanı’nın Yükseköğretim Yasası’na aykırı davranışlarda bulunduğu sonucuna  ulaşması neticesinde YÖDAK Başkanı’nı 65/2005 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın 8(4)(B) maddesi tahtında görevden alabilir.

 

                                                                         Emine DİZDARLI

                                                                  Yüksek Yönetim Denetçisi

                                                                           (Ombudsman)

  

Print
Yayınlanma tarihi: Ağu 15, 2016,
Haber Kategorisi: Haberler,
Yorumlar: 0,
Etiketler:

Arşiv