Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı’nın KKTC Anayasası’nın 112'inci maddesine ilişkin değerlendirmesi:

Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı’nın KKTC Anayasası’nın 112'inci maddesine ilişkin değerlendirmesi:

 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasası’nın 112’inci maddesi Bakanlar Kurulu’nun hangi koşullar altında Yasa Gücünde Kararname çıkarabileceği koşullarını düzenlemektedir. Söz konusu Anayasa maddesi tahtında ekonomik konularda, ivedilik varsa, Bakanlar Kurulu Yasa Gücünde Kararname çıkarabilir. Yasa Gücünde Kararname, Resmi  Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girer ve ayni gün, gerekçesi ile birlikte Cumhuriyet Meclisi’ne sunulur. Cumhuriyet Meclisi’ne sunulan Yasa Gücünde Kararnameler, İçtüzüğün, yasaların görüşülmesi için koyduğu kurallara göre komitelerde ve Genel Kurulda, diğer bütün konulardan önce, öncelik ve ivedilikle görüşülüp karara bağlanır. Meclis bu konudaki kararlarını doksan gün içinde verir.  Bakanlar Kurulu Yasa Gücünde Kararnameler ile, yeni mali yükümlülükler getiremez, kişisel ve siyasal hak ve özgürlükleri kısıtlayamaz.

Görüleceği üzere, Anayasa’nın 112'inci maddesinin 1. fıkrası tahtında, Bakanlar Kurulu, sadece ekonomik konularda ve ivedilik olması koşulu ile Yasa Gücünde Kararname çıkarmaya yetkilidir. Bu durumda 26 Ekim 2018 tarihli, Karar No: TE (K-I) 1284 -2018 sayılı Yasa Gücünde Kararnamenin Anayasa’nın 112’inci maddesine uygun olması için (1) konunun ekonomik olması ve (2) ivediliğin varlığı, başka bir deyişle çabuk davranma zorunluluğunun bulunması gerekmektedir. Bu hususlar Anayasa Mahkemesinin bir çok kararında da serdedilmiştir.

Bu durumda Bakanlar Kurulu’nun ‟ ekonomik koşullar ve bütçe imkanlarından kaynaklanan zorunluluk ”  nedeniyle 26 Ekim 2018 tarihinde aldığı karar ile  hayat pahalılığı ödeneği hakkının üç ay (Ekim, Kasım, Aralık) süreyle uygulanmamasının durdurulması ekonomik konularda çıkarılan bir kararname midir? Bakanlar  Kurulu’nun  Kararında belirtilen ‟ ekonomik koşullar ”  ve “bütçe imkanlarından kaynaklanan zorunluluk ” ekonomik midir?

Türk Dil Kurumu Sözlük kılavuzuna göre  ‟ekonomi” sözcüğü kişilerdeki gereksemeleri karşılamak amacıyla yapılan davranış, bir ülkede, bölgede veya dünyada mal ve hizmetlerin üretim, ticaret, dağıtım, tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan insan aktivitesi ve keza ‟ ekonomik ” sözcüğü ise ekonomiyle ilgili olan  iktisadi, daha az gider gerektiren veya daha az masraflı olarak tanımlanmaktadır.

KKTC Anayasası’nın 112’inci maddesi altında çıkarılan Yasa Gücünde Kararname konusunun doğrudan ve sıkı sıkıya ekonomi ile bağlantılı olması esastır. Bu nedenle ekonomi ile dolaylı ve uzak olan ilişkiler  Bakanlar Kurulu’na Yasa Gücünde Kararname çıkarma yetkisi vermemektedir veya bu husus Yasa Gücünde Kararname çıkarmak için yeterli değildir kanaatindeyim.

Söz konusu 26 Ekim 2018  tarihli, Karar ID:50146, Karar No: TE (K-I)1284- 2018 incelendiğinde üç ay süre ile hayat pahalılığı ödeneği hakkının Kamu Görevlilerini, Emeklileri, Polis Örgütü mensuplarını, Kamu Sağlık çalışanlarını, Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası ve Sosyal Güvenlik altında hayat pahalılığı ödeneği almaya hakları olan kişileri kapsadığı veya uygulanacağı yer almaktadır. Bir taraftan bir grup çalışan ve emekli mağdur olurken, diğer taraftan  Bakanlar Kurulu’nun muhtelif kararlar alarak bütçeden yüklü miktarlarda ödemeler yaptıkları görülmektedir. Bu husus eşitlik ilkesine  aykırıdır. Yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.

Yine Anayasa’nın 112’inci maddesinden anlaşılacağı üzere Bakanlar Kurulu ancak ivedilik olması durumunda Yasa Gücünde Kararname çıkarabilir. Dövizdeki krizin önlenmesi veya Bütçe imkanlarından kaynaklanan zorunluluklar bir grup çalışanın maaşlarına hayat pahalılığı ödeneğini ödememekle ortadan kalkmayacağı veya bunun  mümkün olmayacağı kabul edilen bir husustur.

Anayasa maddesinin 112’inci maddesine uygun olması için Yasa Gücünde Kararname’nin Yasa maddesinde belirtilen  iki koşulu tatmin etmesi ve Türk Dil Kurumu’nun “ekonomik” sözcüğüne verdiği tanıma veya anlamına uyması gerekir. Alınan kararın bu tanıma uymadığı, söz konusu kararın ekonomik veya iktisadi olmadığı ve çabuk davranma zorunluluğu taşımadığı açıkca görülmektedir.

Söz konusu ekonomik kriz takriben Haziran 2018 tarihinden itibaren devam etmektedir. Bu nedenle  Yasa ile öngörülen hayat pahalılığı ödeneğinin ödenmemesi kararının  veya hayat pahalılığı ödeneğinin üç ay süre ile ertelenmesinin  Bütçe’den  yapılan diğer yüklü ödemeler dikkate  alındığında ne kadar ivedidir? veya ne kadar zaruridir?. Hal böyle iken, bunun neticesinde yaşanan  mağduriyetin bir kısım çalışana veya emekliye  yüklenmesi ne kadar adildir? veya kamu yararı için ne kadar gereklidir?. Bu itibarla söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının kamu yararı, eşitlik ve ayrımcılık ilkesi gereği yeniden gözden geçirilerek değerlendirilmesi ve kaldırılması gerekmektedir.

 

 

Print
Yayınlanma tarihi: Kas 15, 2018,
Haber Kategorisi: Haberler,
Yorumlar: 0,
Etiketler:

Arşiv