Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı, hükümetin aldığı kanun hükmünde kararnamelerin çok uzun zamana yayılmaması, gerekiyorsa yasaya dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Örneğin bir yıl önce hazırlandığı söylenen, ‘ikinci iş yapan emeklilerden vergi kesilmesiyle ilgili kararnamenin’ bu kadar uzun süremeyeceğini belirten Dizdarlı, “Kanun hükmünde kararname, acil durumlarda alınan karardır. Birkaç ayda tamamlanmalıdır. Bir yıl çok uzun bir süredir” dedi.
Mecliste sıkışınca ek komite kurma alışkanlığından da vazgeçmek gerektiği belirten Dizdarlı, “Her önemli konuda ek komite kuralım, komite kararı neyse onu uygulayalım” anlayışının doğru olmadığını, meclisteki normal prosedürün uygulanması gerektiğini kaydetti.
“Mecliste ne yapılması gerektiği bellidir”
Erken genel seçim tarihinin belirlenmesi için mecliste muhalefetin tepkisine rağmen oluşturulan AD-HOC komiteyle ilgili soruyu cevaplandıran Dizdarlı, “AD-HOC komite konusu mahkemede görüşülüyor, bu nedenle yorum yapmam doğru değil” dedi.
Bu konuda söyleyebileceği şeyin; sıkışınca ek komite kurma alışkanlığından vazgeçmek gerektiği olduğunu belirten Dizdarlı, “Her önemli konuda ek komite kuralım, komite kararı neyse onu uygulayalım” anlayışının doğru olmadığını kaydetti
Meclisteki kuralın belli olduğunu belirten Dizdarlı, normal prosedürden geçerek ilgili konunun genel kurulda konuşulup, tartışılacağını ve oylanacağını, ek komite kurmanın problemi ötelemek, ertelemek anlamına geleceğini vurguladı.
“Kanun hükümden kararnameler uzun sürüyor”
Ek iş yapan emeklilerden vergi kesilmesiyle ilgili kanun hükmünde kararnamenin yaklaşık bir yıl önce çıkarıldığının hatırlatılıp, hükümetin aldığı kanun hükmünde kararnameleri yasaya dönüştürmemesi hakkındaki soruyu cevaplandıran Dizdarlı, bir yıllık sürenin kanun hükmüne kararname için çok uzun olduğunu belirtti.
Dizdarlı, “Kanun hükmünde kararname, acil durumlarda alınan karardır. Birkaç ayda tamamlanmalıdır. Bir yıl çok uzun bir süredir” dedi.
Kamu çalışanlarının hayat pahalılığı ödeneğinin kesilmesi konusunun da yargıya taşındığını, ancak hükümetin bu süre içinde yasa yapmaya çalıştığını, eğer söz konusu kanun hükmünde kararname yasaya dönüşürse ‘dava geçersiz olup olmaz mı ya da düşer mi’ yönündeki soruyu cevaplandıran Dizdarlı, “Yasalar geriye dönük çalışmaz. Dolayısıyla o kararın doğruluğu mahkeme tarafından tartışılacak, bir karar verilecek, bundan sonraki dönemde uygulamaya girecekse girecek” diye konuştu.
“Pandemi davaların seyri değiştirdi”
Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde yapıldığı iddia edilen partizanca istihdamlarla ilgili KTAMS tarafından açılan davanın üzerinden 9 ay geçmesine rağmen, görüşülüp karara kalan söz konusu davanın kararının açıklanmaması konusunda sendika başkanının serzenişte bulunduğunun hatırlatılması üzerine Dizdarlı, “Kararın süresiz ertelenmesi demek, karar yazılma aşamasıdır, orada bir çalışma var demektir. Davanın süresiz ertelenmesi ise farklıdır, orada bir sıkıntı var demektir. Pandemi nedeniyle davaların seyri mecburen farklı seyrediyor. Davalar daha yavaş ilerliyor ve ciddi gecikmeler oluyor” dedi.
“İş yapmayalım diye bize çalışan verilmiyor diye düşünüyorum”
Ombudsman Dairesi’nde personel eksikliği olduğunu ve ilgili yerlere yazı yazıp personel talep ettiklerini belirten Dizdarlı, şöyle konuştu:
“İnanıyor musunuz Ombudsman Dairesi’ne iki yıldır bir odacı ve bir memur istihdam edilmesi için bekliyoruz. Sürekli talep ediyoruz ama sonuç alamıyoruz. Dairedeki çalışanlar özverili çalışıyor, iki üç iş yapıyor ve o eksikliği kapatıyoruz. Çalışanlarımızın özverisi olmasa rapor da çıkaramayacaktık, inanılmaz zorluklar yaşıyoruz. Maliye Bakanlığı’na, Personel Dairesi’ne her yere takılıyoruz. Bazı dairelerde duyuyoruz herkes üst üste oturuyor, iş yapmıyor. Bizde telefonlara bakacak kişi yok. Bizde herkes her işi yapıyor. Aksi takdirde işler yürümezdi. İş yapmayalım diye bize çalışan verilmiyor diye düşünüyorum. O da var, başlarına iş çıkarmayalım istiyorlar ama biz azimli bir şekilde çalışıyoruz…”
“Dosyaların polisten başsavcılığa gidip gelmesinde işler yavaş ilerliyor”
KIB-TEK’teki yolsuzluk iddiaları ve bununla ilgili hazırlanan Sayıştay raporlarına rağmen polisin ve Başsavcılığın yavaş davranmasını eleştiren Başbakan Yardımcısı Erhan Arıklı’nın şikayetlerinin hatırlatılması üzerine Dizdarlı, poliste olan bazı meselelerin tamamladığında Başsavcılığa gönderildiğini, ancak savcılığın dosyayı yetersiz, eksik bulduğunda polise iade ettiğini, bunun da sürenin uzamasına yol açabileceğini kaydetti.
Dizdarlı, “Mesela Ombudsman’da bir dosya var, üç kez polise yazdım, savcılığa gitti, geri geldi. Sonra tekrar gittiği belirtildi. Yani bu çok uzun bir süreç. Maalesef bu gidip gelmelerle işler daha yavaş ilerliyor” dedi.
“Kimsenin dava etme hakkı kısıtlanamaz”
Köy yollarının yapımının Türkiye’deki firmalara verilmesini, yerli müteahhide verilmemesini, GAÜ’den satın alınan Girne Hastanesi’nin ihalesinin yargıya taşınmasına bağlayan bazı siyasetçiler olduğuna dikkat çekilmesi üzerine Dizdarlı, “Dava açmak anayasal bir haktır, kısıtlama olamaz, ‘mahkemeye verilemez’ denilemez. Kişi ya da kurumların, dava etme hakkı kısıtlanamaz” dedi. İlgili yasada sorun varsa, oradaki yasal boşluktan dolayı birileri mahkemeye başvurmak isterse doğal olarak başvurabileceğini, hakkını arayabileceğini belirten Dizdarlı, yasada, tüzükte bir hata ya da eksiklik varsa bunun yönetenler tarafından tadil edilebileceğini, düzeltilebileceğini vurguladı.
“Kesinti başkadır kamu alacağı başkadır”
Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası altında sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin dayanışma aidatlarından kesinti yapılmasının büyük tepki gördüğünün belirtilmesi üzerine Dizdarlı, “Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası’nın nerede kullanılacağı bellidir. Kesinti başka, kamu alacağı başkadır. Orada olması ne kadar uygundur? İlk etapta bu yasada olması çok da uygun görülmüyor. Yasal olarak bir sıkıntı doğurabilir” şeklinde konuştu.
“KIB-TEK’le ilgili Ombudsman’a başvuru var”
Türkiye’den gelecek jeneratörlerle ilgili ayak yapılması konusunda 1.2 milyon TL’lik işin bir firmaya teklif usulüyle verilmesi konusunda konuşan Dizdarlı, “Firmalardan teklif almak ve ihaleye çıkmak arasında fark var. Belirli miktarın altında işlemlerde teklif alınır. Ortada 1.2 milyon TL’lik bir rakam varsa ihaleye çıkılması gerekir. Bu konuda Ombudsman’a başvuru yapıldı, biz de konuyu soruşturuyoruz. İhalede rekabet ve herkese eşit muamele var. Böylesine yüksek bir rakamla ilgili verilen teklifte ise ‘istenilen firmanın seçilmediğini’ kim söyleyecek?” ifadelerini kullandı.
“Teminat şartları zanlıların mahkemede hazır olmasını sağlamaktır”
Rüşvet konuşmasının yer aldığı bir ses kaydını paylaştı ve yayınladı diye üç gazeteci hakkında polisin konuyu ‘Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası’ dahlinde değerlendirip, soruşturma açması, konuyu mahkemeye taşıması konusunda sorulan soruyu cevaplandıran Dizdarlı, “Yasada suçlarla ilgili bir istisna var. Mahkeme değerlendirip kararını verecek. Teminat şartları ağır gibi görünüyor olsa da gazetecilere telefonları iade edildiğine göre dava yakında hazırlanacak ve görülecek. Teminat şartları zanlıların mahkemede hazır olmasını sağlamaktır. Suçlu oldukları anlamına gelmiyor” dedi.
Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı, göreve geldiği 2015 yılından beridir, 5.5 yılda 6 hükümet gördüğünü belirterek, değişen hükümetlerin başlatılan icraatları devam ettirmediğini gözlemlediğini söyledi.
Gördüğü 6 hükümetin tümünün de icraatlarının çok farklı olduğunu belirten Dizdarlı, “Hiçbir icraat devamlılık esası üzerinden yürütülmüyor” dedi.
Birinin yaptığı hatanın diğerine mazeret teşkil edemeyeceğine dikkat çeken Emine Dizdarlı, “Bilakis o hataları, o göreve gelmişseniz düzeltme yükümlülüğü sizde olmuş olur ama maalesef bu zihniyet bizim ülkemizde yoktur. Üzücü olan da budur” diye konuştu.
“Sessizlerin sesi olmak görevimizdir”
Emine Dizdarlı, Dünyadaki Ombudsmanların bu yılki sloganının “Görevimiz sessizlerin sesi olmaktır” olduğunu belirterek, “Sessizlerin sesi olmak görevimizdir, olmaya devam edeceğiz” dedi. Emine Dizdarlı, KKTC Ombudsmanının Rumların da bulunduğu Avrupa Ombudsmanları örgütüne üye olduğuna dikkat çekti.
Yaptığı açıklamalardan dolayı iktidardaki bazı siyasilerin rahatsız olduğunun ve ‘Ombudsman yetkisini aştı’ dediğinin hatırlatılması üzerine Emine Dizdarlı, hiçbir zaman yetkilerini aşmadığını, yasanın kendisine tanıdığı hak ve görevleri yerine getirdiğini, bazı siyasilerin yapılan açıklamalara söyleyecek söz bulamadığı için bu mazeretlerin ardına sığındığını kaydetti.
Yasa gereği, yaptığı açıklamalarla ilgili kendisine soruşturma ya da dava açılamadığına işaret eden Dizdarlı, “Tespitlerimi yapıyorum, yapmaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı.
“Bayrak üzerinden siyaset olmaz”
Mağusa’daki eski eser üzerine, beton dökülerek yerleştirilen bayrakların kaidesiyle ilgili Anıtlar Yüksek Kurulu’nun “kaldırılması gerektiği” yönünde yaptığı açıklama sonrasında, Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı’nın “Bayrağa uzanan eller kırılır” şeklinde tepki göstermesini değerlendiren Dizdarlı, “Bayrak üzerinden siyaset olmaz. Özellikle de bu tür konularda, çünkü eski eserler ya da eski eser nitelikli şeyler, bizim tarihimizdir, kültürümüzdür ve gençlerin mirasıdır. Bunu ortadan kaldırma yetkisi kimsede yoktur. Dolayısıyla bu hususlara dikkat etmek gerekir. Bu ülkeyi gerçekten bir yere taşıyacaksak, bunlar elzem şeylerdir ve eski eserleri başka türlü yaşatma olanağımız da yoktur” dedi.
Eski eserlerle ilgili yasalar bulunduğuna dikkat çeken Dizdarlı, ilgili dairelerin ona göre hareket ettiğini kaydetti.
“Eski ihmalleri hatırlatarak yenisine mazeret üretilemez”
Başbakan Yardımcısı Erhan Arıklı’nın hem düzenlediği basın toplantısında hem de mecliste, eski eserlerle ilgili eski ihmalleri, yapılması gereken de yapılmayan işleri gösteren küçük pankartlar şeklinde fotoğraflar gösterdiğinin hatırlatılması üzerine Dizdarlı, “Eski ihmalleri hatırlatarak yenisine mazeret üretilemez. Yani bu pankartları gösterip kendine bir mazeret mi arayacak bir bakan? Gerçekten çok üzücü bir şey. Gerçekten çok yazık” dedi.
“Görev sürem içinde 6 hükümet gördüm”
Değişen hükümetlerin başlatılan icraatları devam ettirmediğini belirten Emine Dizdarlı, “Bu göreve geldim geleli, 6 hükümet gördüm. Her hükümetin icraatları da çok farklı maalesef. Hiçbir icraat devamlılık esası üzerinden yürütülmüyor. Birinin yaptığı hata diğerine mazeret teşkil etmez. Bilakis o hataları, o göreve gelmişseniz düzeltme yükümlülüğü sizde olmuş olur ama maalesef bu zihniyet bizim ülkemizde yoktur. Üzücü olan da budur” diye konuştu.
“Değerlerimizi korumuyoruz”
Değerlerimizi korumadığımıza dikkat çene Dizdarlı, “Ülkemiz turizm ülkesidir diye övünüyoruz ama gerçekte kendi ülkemizi korumak için çevremizi temiz tutmak, yeşillendirmekle alakalı bugüne kadar hiçbir şey yapmadık veya çok az yapılmıştır ve ben bunu çok üzücü buluyorum. Ülkem adına, geleceğimiz adına çok üzücüdür” dedi.
“Yöneticiler, söylediği şeylere dikkat etmelidir”
Ülke yöneticilerinin, yasayla kurulmuş ve yasanın onlara denetleme ve yaptırım uygulama görevi verdiği kurulları, kurumları dikkate almak zorunda olduğunu belirten Dizdarlı, “Bakanlar da görev yaparken, onlar da kendi yasaları tahtında yaptıkları icraatlarda sınırlıdırlar. Eğer hukuk devletiysek, demokratik bir ülkeysek, hukukun üstünlüğünü ön planda tutuyorsak ki demokratik bir ülke olduğumuzu iddia ediyoruz. O zaman yasalar neyse, yasaların sınırları neyse onun içerisinde hareket etmemiz gerekir. Yöneticiler, kendilerini ifade ederken, söylediği şeylere dikkat etmesi gerekir. Sorumlu davranmak gerekir. Yani bahsi geçen yer, eski eser nitelikli bir yerse, Eski Eserler Yasası ne derse onun yapılması gerekir” diye konuştu.
“Anayasa’ya göre eski eserler özele verilemez”
Müze açmak isteyen özel sektörden girişimcilere, uzun süreli sergilemesi için devlet tarafından eski eser verilmesi konusuna da değinen Dizdarlı, “Anayasa tarihi eserlerin korunmasını öngörür. Eski eserlerin yaşatılması, müze kurulması ve koruma görevi devlete aittir. Eski eserler, ülkenin mirasıdır. Özele verilemez. Anayasa ve yasa bu duruma engeldir” dedi.
“Eski binalar müzeye dönüştürülebilir”
Müzeyi devletin kurup, ambarlarda bekleyen eserleri sergilemesi gerektiğine vurgu yapan Dizdarlı, şöyle konuştu:
“Anayasamız, tarihi eserlerin korunmasını öngörür. Bu eserlerin korunması, yaşatılması için birinci görevin devlette olduğunu belirtir, bu yüzden koruma ve elinde bulundurma görevi de devlete aittir. Siz bu sorumluğu üzerinizden atarak, özel şahıslara veremezsiniz. Çünkü bunlar, ülkenin mirasıdır. Ülkenin mirasını devlet korumakla yükümlüdür. Buna göre de planlama yapıp, ister müze olsun, ister buna benzer şeyler olsun, bu işleri yapmak, müze kurmak ve müzeleri koruma görevi de devlettedir. Bir bakanın işte, ‘Ben bugün kalktım bütün devletin eski eser nitelikli arkeolojik ikonlarını özel bir şirkete veriyorum’ deme lüksü yoktur, zaten anayasa buna engeller. Tarihi eserler Turizm Bakanının yükümlülüğündedir. Devletin müze kurup, bunları sergilemesi gerekir. ‘Binamız yoktur açamam’ demek mazerettir, ülkede devlete ait çok güzel eski binalar var, buraları boşaltıp restore etmek mümkündür. Lefkoşa’da çok güzel binalar var. ‘Para yok bu nedenle eski eserleri özele verelim’ bir mazeret değildir, olamaz.”
“Siyasiler yasaları okuyup açıklama yapmalı”
Yetkili makamlardaki siyasilerin yasalara bakmadan açıklama yapmasını eleştiren Dizdarlı, “Yaptıkları, siyasi ve popülist açıklamalardır. Yasalar onlar için rehberdir, açıklama yapmadan önce yasalara bakılmalıdır. Eserlerin özel müzede kısa süreli sergilenmesi başka, eserleri özel ve tüzel kişilere vermek başka bir şeydir” ifadelerini kullandı.
“Orman arazisi mi özel arazi mi bilinmeli”
Girne’de yapılmak istenen ‘Asil köylü heykeli’ ile ilgili doğanın katledileceği endişesi taşıyan seyircilerden gelen soruları da yanıtlayan Dizdarlı, “Orman arazilerine işlem yapılamaz ve ağaç kesilemez ancak orman arazileri de derecelendirilmiştir. Hangi statüde olduğu kontrol edilmelidir. ÇED raporu istenebilir. Bu hususlar değerlendirilmelidir. Bölge halkını bilgilendirmek için sorulara cevaplar verilebilir. Planlama İnşaat Dairesi, halka ilgili bir çağrıyı basında yapmalıdır. Gerekli konular tartışılmalıdır. Bir izin verildi mi, verildiyse Bakanlar kurulu kararı ile mi verildi, ortası özel arazi mi konunun esası bilinmelidir” dedi.