Göreve gelir gelmez icraatlarına başlayan Emine Dizdarlı, KTÖS’ün başvurusu üzerine Eğitim Bakanlığına, Teknik Kurul’un en kısa sürede toplanması gerektiğni belirtti.
Hukukçu Emine Dizdarlı,Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) görevine 26 Ekim tarihinde Cumhuriyet Meclisi’ndeki oylama sonucunda resmen atanarak, göreve başladı.
Kendisi 30 yıl hukuk alanında hizmet verdi ve Yüksek Mahkeme Yargıcı iken, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından Ombudsman olarak atandı.
Lefkoşa’daki ofisinde bir araya geldiğimiz Emine dizdarlı, basınla yeni yeni bir arada olmanın heyecanını yaşarken, biz de kendisi ile ilk kez yüzleşmenin heyecanı içinde idik.
Zerafet ve güler yüzü ile bizi karşılayan Dizdarlı, yine siyah kıyafetleri içerisinde idi. Bunu anımsattığımız zaman ise, “30 yıldır hukukçu olarak siyah giydim. Umarım bir gün siyahtan kurtulacağım ama zor olacak” ifadelerini kullandı. Emine DizdarlıOmbudsman (cinsiyet çağrışım) değil de Ombudsperson olarak kendisini nitelendiriyor. Kendisi ilk icraatını da dün yaptı ve KTÖS’ün başvurusu üzerine Eğitim Bakanlığı’na Teknik Kurulu toplaması için bir uyarı yazısı gönderdi.
Karar aşamasında çok zorlandım.
SORU: Cumhurbaşkanı tarafından size Ombudsmanlık teklif edildiği zaman karar vermeniz zor olmadı mı?
DİZDARLI:İnanılmaz zorlandım. Cumhurbaşkanımız beni Saray’a davet edip görüşmek istediğinde “konu” bana söylenmemişti. Kendisiyle bir müddet sohbet ettikten sonra bana hedeflerimi sordu. Ardından benim için böyle birşey düşündüğünü, hakkımda gerekli araştırmayı yaptığını ve objektif, tarafsız, cesur ve dürüstlüğümden herkesin memnun olduğunu belirterek, insanlar üzerinde olumlu bir intiba yarattığımısöyledi. Bu işi kesinlikle benim yapabileceğimi belirtti. Tabii bu bana çok büyük bir sürpriz oldu. İlk anda nasıl bir cevap vereceğimi bilemedim. Hatta orada bir yarım saat konuştuktan sonra ben bu görevi kabul edemeyeceğimi söyledim. Çünkü bu bana çok büyük bir sürpriz olmuştu. Sanıırm o nedenle böyle düşündüm. Tabii Cumhurbaşkanıkabul etmem konusunda ısrar etti. “O an sürpriz olduğunu ancak, eve gidip bir süre bunu detaylı olarak düşünmemi,”istedi. Eve gidince eşim ve kızımla oturduk konuştuk. Onlar tamamen bu konuyu bana bıraktı. Bir süre kendi başıma da düşündüm ancak bir hafta 10 gün boyunca karar veremedim. Eşim bana ilgili dönemin Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri ile konuşmamın kararıma yardımcı olabileceğini söyledi. Şafak Öneri konuyu duyunca çok mutlu oldu ve bunun yargıya olan güvenin bir sonucu olduğunu, kesinlikle reddetmemem gerektiğini söyledi. Tabii ben ondan böyle bir tepki beklemiyordum. Dolayısıyla, benim kafam daha da karıştı. Karşılıklı oturup bu işin olumlu taraflarını ve beni nasıl etkileyip etkilemeyeceğini yaklaşık bir saat konuştuktan sonra, bu işin olumlu yönlerini düşünmeye başladım. Amaç halka hizmet ise, ister mahkemelerde olsun, ister farklı bir alanda olsun bu hizmeti vermeye ben hazırdım. Tabii bu benim için yeni bir alan olacaktı ama neticede topluma bir hizmetti. Dolayısıyla, birkaç hafta sonra cevabımı olumlu olarak verdim.
SORU: Atama kararınız Cumhurbaşkanlığından çıktıktan sonra Cumhuriyet
Meclisi’nde oylama çok sonra oldu. Bunu neye bağlamak gerekir?
DİZDARLI: Özellikle Cumhurbaşkanımıza rica ettim. “Eğer ben bu teklifi kabul edeceksem ekim ayından önce olmaz” dedim. Gerçeklerimi de ortaya koydum. O da gerçekten anlayışla karşıladı beni. Çünkü yarım işlerimi bitirip, dosyaları tamamlayıp geride hiçbir şey bırakmak istemedim. Bu sorumluluğu son güne kadar taşıdım. Hatta cumhuriyet meclisinin oylama yaptığı gün ben son 3 kararı okuyordum salonda.
Politikanın kısım çekişmeleri mecliste alacağım oy sayısını düşürdü.
SORU: Oylamadan açılmışken şunu sormak istiyorum. İkinci turda gerekli oyu alabilmeniz size ne hissettirdi?
DİZDARLI: Biliyorsunuz yasaya göre, mesleki niteliğim, duruşumla ilgili bir bir rapor hazırlanır. O rapor meclisten oy birliğiyle geçti. Oylama gelince, ülkedeki siyasetin ve siyasetle ilgili bazı ilkelerin olmadığı görüşündeyim. Özellikle vatandaşın siyasetçilere neden güvenmediği de bundan bellidir. Çünkü bu görev bana teklif edilmeden önce Cumhurbaşkanımız tek tek tüm parti başkanlarını arayıp “böyle birşey düşündüğünü, onların da bu konudaki fikrini” sormuş. Tümü de çok olumlu karşılamış ve kesinlikle uygun bir kişi olduğumu söylemiş. Tabii ki, sonrasında gelişen olaylar neticesinde,bazıkişilerin tutumlarında bir değişiklik oldu. Ben siyasetçi değilim, hiçbir zaman da olmadım. Maalesef bu olay ülkemizde siyasetçilere olan güvenin neden tam olmadığını da gösteriyor. Netice olarak tabii ki daha fazla vekilin oyu ile hatta ilk turda seçilmeyi umuyor ve bekliyordum. Çünkü ismim üzerinde toplumsal bir konsensus olduğunu düşünüyordum. Ama olmadı.Sanırım politikanın kısır çekişmeleri benim mecliste alacağım oy sayısınıdüşürdü. Artık bunun fazla bir önemi yok sanırım. Zira ben oy verenler kadar vermeyenlerin de denetçisiyim.
SORU: Bu olay sizi incitti mi?
DİZDARLI:Aslında incinmeye incinmedim. Özellikle benim geçmişime bakıldığı zaman hiçbir zaman siyaset benim işim olmadı. Dolayısıyla, siyasetle veya parti çıkarlarınıgözetilerek bazı işler yapılması beni biraz rahatsız etti. Onun dışında tabii ki herkes istediğini yapar.
Vatandaşbize başvurmada çekinmesin.
SORU.Biraz da teknik konuları konuşalım. Ülke insanları hangi konularda rahatsızlık duyduğu zaman Ombudsman’a başvurmalı?
DİZDARLI: Normalde, yönetimlerin veya idarenin aldığı kararlar veya bilgi eksikliği veya dilekçe yapıp dilekçelerine cevap alamama durumunda vatandaşlar bize başvurmalı. Ombudsperson’ın yaptığıişi biraz ayırmak gerekir. Örneğin biz, yaptığımız girişimlerde tazminatın tespit edilmesinde bazı hallerde yardımcıolabiliriz.Örneğin bir vatandaş mağduriyet yaşadı. Bunun dikkate alınması,“nasıl oldu veya karar aşamasında doğru kriterlerin dikkate alınıp alınmadığını” kontrol etme yetkimiz yoktur. Ancak, vatandaş bu netice ile mutulu olmaz ise bizim kararı iptal etme yetkimiz şu an için yoktu. Dolayısıyla, mahkemeye ister istemez gitmek zorundadır vatandaş,özellikle atamalar konusunda. Bizim atamaları iptal etme yetkimiz yoktur. Özellikle ben göreve geldikten sonra da bize bu konuda bir müracaat geldi. Geçen hafta kendisini çağırıp bilgilendirdim, yönlendirdim, ne yapacağını anlattım.İddiasına göre bir atama yapılmış ve kendisine haksızlık yapılmış. Ancak ne yapacağı konusunda bilgisi yok. Örneğin, bir bakanlıkta yasa veya tüzükte uygulanması gereken prosedürün uygulanmadığıdurumlarda bizim müdahale etme yetkimiz var.
Milli Eğitim Bakanlığı Teknik Kurulu’u toplamalı.
SORU: Geçtiğimiz günlerde bir konuda ilk icraatınızı da gerçekleştirdiğinizi duyduk. Bunu bize açıklayabilir misiniz?
DİZDARLI: KTÖS’ün bize bir başvurusu oldu. Onu inceledik. İlgili bakanlığa da bugün sabah itibarıyla (Pazartesi) yazımızın ulaşmış olması gerekiyor. KTÖS ve KTOEÖS’nın Teknik Kurul’un toplanması konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüzüğe uymadığıyla ilgili iddiaları vardı. İncelememiz neticesinde biz de bunun doğru olduğunu tesbit ettik ve ilgili bakanlığa toplantı çağrısı yapması gerektiğini bildirdik. Bu sabah itibarıyla yazı ellerine ulaşmıştır. Böylece ilk icraatımızı yapmış olduk. Milli Eğitim Bakanlığı’na da toplantı çağrısı yapmasıiçin birkaç gün süre tanımak gerekiyor
NOT: Teknik Kurul, Öğretmenler Yasası’nın 92’inci maddesi çerçevesinde, öğretmenlerin maaş, ücret, çalışma koşulları, hakları ve sorumluluklarıyla ilgili konuları ve eğitim öğretimle ilgili konuların görüşüldüğü bir kuruldur. Kurul’da iki yetkili sendika KTÖS ve KTOEÖS var. Eğitim BakanlığıMüsteşarı başkanlığında toplanır. Daire müdürleri buranın doğal üyesidir. Ve aynı zamanda Maliye Bakanlığı da kurulan üyeler arasında. Yasaya göre bu kurulun her ay toplanması gerekir. Ancak, 6 aya yakındır bu kurul toplanmadı.Bunun yanında, bu kurulun iki üyesinin talep etmesi durumunda Milli Eğitim Bakanlığı, en geç bir hafta içerisinde toplantı çağrısı yapmak zorundadır. KTÖS ve KTOEÖS, denetmenler ve eğitim konusuyla ilgili 8 Eylül’de toplantı çağrısıyapmasına karşın bakanlık bu toplantıyı gerçekleştirmedi
SORU: Milli Eğitim Bakanlığı’nın sizin bu yazınıza rağmen toplantı yapmama durumu söz konusu olabilir mi?
DİZDARLI: Kurulu toplamama gibi bir durumun olmaması gerekir. Ancak, olursa da herhalde ona göre hareket edilir. Bu toplantıyı çağırmakla görevli kişiler vardır. O kişilerle ilgili belki bazı girişimlerimiz olabilir. Hukuk Dairesi’ne suç duyurusunda bulunabiliriz. Onun hem para hem hapislik cezası vardır. Dolayısıyla, kararlarımızın uygulandığını görmek isteriz ve gereken ne ise de yapmaya hazır olacağız.
SORU:İyi İdare Yasası, Bilgi Edinme Yasası var ülkemizde ancak vatandaş kamuda sanki lütfen görev alır hale geldi. Kamu ve halk arasındaki bir umutsunuz siz. Bunun için de galiba bürokrasiyi biraz sizin zorlamanız gerekecek.
DİZDARLI: Aslında, Ombudsperson’ın ilgili dairelerde ve yapılan müracaatlar sonucunda o dairenin yaptığı hata veya eksiklikleri, işlemleri, eylemleri o daireye bildirmektir. Bu da bir yol göstericidir. Örneğin, “senin filan yasa gereğinceşu süre zarfında bunu yapman gerekirdi” denilir. Vatandaşa örneğin bir “alındı”belgesi verilmelidir başvurularında. Bilahare onun takip edilmesi gerekir. Dilekçesine cevap yazılmalıdır ki, bu anayasamızda da var. Sadece İyi İdare Yasasıveya Bilgi Edinme Yasası’nda değil. Anayasamızda temel haklardan biridir. Vatandaşların bize daha kolay ulaşması açısından internetten de başvuru kabul etme çalışması başlattık. Kamu Net’ten yetkili arkadaşla görüştük. O da bize bir web sayfasının oluşturulmasında yardımcı olabileceğini söyledi. Önemli olan bir tasarım. Bunları en hızlı şekilde tamamlamaya çalışacağız. Ancak personel alımı ve yeni binaya taşınma konusunda elimde bir sihirli değnek yok. Personelle ilgili bir girişimim olmasına rağmen Kasım ayındayız. Aralık’ta müracaat yapsam da Ocak ayında tekrarlamam gerektiği söylendi. Bu nedenle kendi planlarım ve düşüncelerim doğrultusunda uzun vadeli bir planlama yapacağım.
SORU: Bütçe’de de sorunlar yaşıyorsunuz daire olarak değil mi?
DİZDARLI:Tabii ki... Daha önce de belirttiğim gibi 3 baş denetçi var. 7 boş kadromuz var. Belli ki işimiz çok artacak. Dolayısıyla, başbakanlıktan onay aldıktan sonra işlemlere başlayacağız.
Personel sayısı artmalı, yeni yasa ve bina şart
SORU: Kısa ve uzun vadeli hedefler olarak önünüze ne koydunuz?
DİZDARLI: Kısa vadede bir web sayfası oluşturulması. Personelin artırılması ve uzun vadede de yeni bir yasa ve yeni bir bina. Güney Kıbrıs’a bakıldığı zaman İnsan Hakları ihlali de bizim bünyemizdedir. Özellikle müzakere süreci sonunda 2016 yılında bir anlaşma olması halinde Devlet Dairelerinin Avrupa mevzuatınıuygulaması gerekir ve biz onların takipçisi olmalıyız. Bu noktada sanırım kimse birşey yapmadı. Avrupa mevzuatı ve insan hakları ihlallerinin ve çoğu da yüksek Öğretim Denetçisinin kontrolü altındadır Güney’e baktığınız zaman. İnsan Hakları konusunda özel bir birim olmalı ve orada uzmanların görev almasıgerekir. Bu uzun vadede ve yeni bina ile birlikte planlanmalıdır. Dolayısıyla, uzun vadede hedeflerimiz sadece devlet dairelerindeki işlemler değil, insan hakları ihlalleri ve özellikle avrupa mevzuatının bizim ilgilidairelerde kullanılmasını da hedef olarak düşünmekteyim.
SORU: Atanmanızdan sonra özellikle personel eksikliği konusunda Başbakan ile görüşebildiniz mi?
DİZDARLI: Maalesef henüz görüşemedik. Görüşmelerimiz olacak tabii ki. Tüm bunlarıkonuşacağız.
SORU: Kadın çalışanlara sizler gibi en üst noktalaarda yer alabilmeleri için neler yapmalarını önerirsiniz?
DİZDARLI: Ben her zaman söylerim. Kadınlar bulundukları mevkilerde erkeklerden çok daha sistemli bir şekilde çalışıyorlar. Sistemli çalışmanın neticesinde her zaman doğru bildikleri yolda yılmadan cesaretle, sıkılmadan hedeflerini takip etsinler diyorum. Özellikle eğitimli kadınların “çocuğum oldu kariyerimden vazgeçeyim”demelerini kesinlikle arzulamam. Benim de bir kızım var. Ben son kaç yıldır hafta sonu veya hafta arası eve iş götürmediğimi hatırlamam. Hep işim olmuştur, her daim yoğun olmuşumdur. Ama öncelikle evimi bir düzene koyduktan sonra, çocuğumu yatırdıktan sonra oturup sabahlara kadar çalıştığumı hatırlarım. Özetle bazı işler sabah 08.00-15.30 arasında olamaz. Ciddi bir kariyer düşünüyorsan saatleri düşünmeden özveride bulunmak gerekir.
Benimle uğraşmak zorunda kalacaklar.
SORU: Toplumda şu anda siyasilere olan güvensizlik tartışma kaldırma noktada. Sizler de siyasilerle çalışacaksınız. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
DİZDARLI: Yüksek Yönetim Denetçisi, bağımsız, tarafsız bir makamdır. Muhataplarımız siyasilerdir, doğrudur. Belkide onlara da bir katkım olur. Tarafsızlığın ve bağımsızlığın verdiği bir yetki ile görev yaptığım sürece kendilerine bir katkım olacağına inanıyorum. Benimle uğraşmak zorunda kalacaklar. Doğru ise kararım hiçbir zaman arkasına bakmadı. Bunda geri adım YOK.
SORU: Son olarak sizler basından neler bekliyorsunuz onu soralım?
DİZDARLI:Basınla birlikte çalışmayı düşünüyorum. Özellikle, toplumu ilgilendiren önemli kararların neticelerini, ne kadar uyulduğunu ben basına yansıtacağım. Bu, toplumun da bilinçlendirilmesine yardımcı olacaktır. Dolayısıyla bundan sonra basınla daha iç içe süreç geçireceğiz.
SORU: Son olarak eklemek istediklerinizi alalım.
DİZDARLI:Elimden geldiğince en iyi şekilde bu işi yürüteceğime inanıyorum. Amaç hizmetse, kapımız herkese açıktır. Bir şekilde bu da yargısal bir iştir.İşimizi en iyi şekilde yapmaya çalışacağız.